Emma-Jean Thackray, son birkaç yılda yayınlamış olduğu single ve EP’lerle, İngiliz modern caz camiasında ilk albümü merakla beklenen isimlerden biriydi. Temmuz sonunda piyasaya çıkan “Yellow”, John Coltrane’in “A Love Supreme”deki dört heceli basına selam duran üç heceli “…Mercury” ile açıldığında bu beklentinin ne kadar yerinde olduğu görülebiliyor. Bütün ortamı kuşatan davullara sarılmış kısa ama vurgulu bas melodisinin etrafında uçuşan synth’ler ve üflemelilerle kurduğu husursuz atmosferi, tıpkı andığımız klasiğin yaptığı gibi şarkının sonunda çözüm önerisiyle dağıtıyor. Bu öneriyle birlikte yolu, kaynağı farklı kültürden çıkıyor olsa da Alice Coltrane’inki ile birleşiyor. Thackray’in albüm boyunca “Venus”, “Third Eye”, “Sun”, “Rahu & Ketu” gibi şarkı isimleriyle de açıkça gösterildiği üzere, kozmik birliktelik, spiritüel farkındalık, kolektif bilinç, bir olma temaları üzerinden doğu kültürüne dokunduğu şarkıların müzikal temelinde ise Afrika temelli bir yaklaşım mevcut. ’60’larda başlayıp, ’70’lerin başında zirveye tırmanan Afro-merkezci düşünsel devrimle el ele yürüyen kültürel açılımın öncüsü olan, caz müzisyenlerinin kapılarını açtığı füzyona dayalı yöntem, soul müzisyenlerine de yol göstermiş ve kökende yatan tüm müzikal unsurlar uyandırılarak yeni bir müziğe kapı açılmıştı. Son dönemde de Kamasi Washington’dan Sons of Kemet’e, Thundercat’den Ezra Collective’e uzanan geniş bir müzikal skalada bu füzyon deneylerinin ziyaret edildiği, modern unsurlarla yeniden şekillendirildiği ve giderek daha geniş bir dinleyici kitlesine eriştiği aşikar. Bu grupların ürettiği müziğin caz olup olmadığı bir süredir devam eden bir tartışma ve “Yellow” BK Caz Albümleri listesine bir numaradan giriş yaparak bu gri alanın tam ortasına düştü. Thackray, “Venus”de latin ritmlerine uğrayıp, “Rahu & Ketu”da arkasına karayip temposunu katıp ’70’lerin kozmik funk’ını ziyaret ediyor. “Green Funk”da Herbie Hancock’a selam dururken, “Our People”da Fela Kuti’nin “Opposite People”ıyla paslaşıyor. Albümü, metodik düzeneklerin ışığında bir caz albümü olarak görmek mümkün değil ama 14 yaşından beri caz eğitimi alan bir müzisyenin aklının ürünü olan eserin her anının caz ögeleriyle dolu olduğu görmezden gelinebilir değil. Tüm albümü baştan sona kağıda dökülmüş olarak grubunun önüne koyacak kadar teknik bilgi sahibi ve albümde kullanılan neredeyse her enstrümanla ‘solo atabilecek’ kadar becerili olan Thackray gibi sanatçılar için başarı ölçüsünün, yaptıkları müziğin dahil edildiği türden ziyade, bir yaratıcı olarak varmak istedikleri yere ne kadar yaklaştıkları olduğu da kesin. Bu açıdan değerlendirildiğinde “Yellow”, temalarını şarkı sözleriyle derinlemesine işlemiyor olsa da, parçaların birliğini sağlayacak bağıntıyı kurabilmeyi başarıyor. “Bir olmak” sözde kolay, eylemde (bugüne kadar gördüğümüz kadarıyla) imkansız bir hedef. Düzenlemeleri ve yapılarıyla her şarkı, bir olması gereken farklıların vücut bulmuş hali gibi. Birbirlerine benzemeseler de bir uyum içinde birleşebilecekleri umudunu aktarırken gezindiği müzikal alanın genişliği ve bu büyük alandaki hakimiyeti hayranlık uyandırıcı. İlham aldığı ’70’lerin başındaki soul-caz müzisyenleri gibi müziği bir kavrayış biçimi olarak görmesi ve sunmasıyla da, hem geçmişe hem de bugüne ışık tutuyor.
Yellow by Emma-Jean Thackray, 2021
