[Moving Up Slowly]


Revolutionary Love by Ani DiFranco, 2021


’90’larda majör plak şirketlerinin bünyesinde geniş dinleyici kitlelerine ulaşan alternatif müziğin bağımsız kalma konusunda ısrarcı olan nadir isimlerinden Ani DiFranco, geçtiğimiz ay 22. stüdyo albümünü, henüz 20 yaşındayken kurduğu Righteous Babe Records etiketiyle yayınladı. 1990’da ilk kaydının dinleyiciyle buluşmasından önce aldığı endüstri dışında kalma kararından hiç sapmayan şarkı yazarı ve aktivist, dinleyicisini her yıl verdiği iki yüze yakın küçük bar konseriyle bulmuş, albümlerinin satışını ise kadın kolektifleriyle ortak oluşturduğu dağıtım ağları vasıtasıyla sağlamıştı. Kariyerindeki onuncu yılın sonunda, o zamanlar pek de alıcısı olmayan kadın hakları, cinsiyet ayrımcılığı, baskıcı sınıf politikaları gibi konuları ele aldığı albümlerinin başarısıyla, Bob Dylan’la sahne almış, Prince ile kayıt yapmıştı.

Yeni albüm, prodüktör Brad Cook’un daveti üzerine DiFranco’nun çoğuyla ilk kez tanıştığı bir grup eşliğinde Durham ormanlarında kaydedilmiş. Açılıştaki ilk iki şarkı, şaşırtıcı derecede kitaba uygun, pürüzsüz, sürprizden uzak Amerikan folk müziği sound’uyla hoş bir karşılama. Bunlardan ilki olan ve albüme de adını veren “Revolutionary Love” metninin çoğunu belgeselci ve aktivist Valarie Kaur’un aynı isimli kitabından ödünç alıyor. Toplumların sürüklendiği kutuplaşma batağının, “Canımı bile yaksan / … / Ne senden nefret etmemi / Ne de o nefreti yaymamı sağlayabilirsin” gibi ruhani seviyede bir anlayışla aşılabileceğini önerip, bu zorlu görev için ateşleyici kaynağın adresi olarak özsevgiyi gösteriyor. Bu fikirden yola çıkarak albümün bir kişisel gelişim eserine dönüşme tehlikesini ise ikinci şarkıda bertaraf ediyor. Otobiyografik bir hikayeyle, kendi dizaynı olmayan bir senaryo içinde sorumlusu olmadığı yükleri sırtlayan modern zaman insanının, özsevgiyi farkına bile varmadan nasıl yitirdiğini anlatıyor. Husursuz eden yaylılara eşlik eden davul vuruşlarıyla başlayıp, artık nadir denk gelinen türden bir pop şarkısına dönüşen “Chloroform” bir Ani DiFranco albümü dinlediğimizi anladığımız ilk şarkı. Takip eden “Contagious”la, bu atmosfere bir de üflemelileri ekleyip başta çizdiği cennet resminin üzerine kötülük boyalarını sıçrattığında, bugüne kadar ele aldığı her türe yaptığı o özel dokunuş belirginleşiyor. Birleşik Devletler seçimleri öncesi piyasaya çıkan ilk single, oy kullanmaya davet “Do or Die” flütler ve perküsyonlar eşliğinde umut canlandırmaya gayret ediyor. (İlgili seçimlerde taraf olmak şarkıcıyı elbette tartışmalı bir pozisyona sürüklüyor. Bir video mülakatta verdiği “Daha az şeytan olanın tarafında durmak bizim için bir anlam ifade etmeyebilir ama uçurumun kenarında yürüyen insanlar için bir ölüm kalım meselesi” cevabını not düşelim) Şarkının videosunun başında ayna karşısında saçlarını kazıyan DiFranco, 30 yıl önce olduğu gibi kavgaya başlarken aynı sembolik fedakarlığa başvuruyor. Sonrasında gelen “Station Identification” önceki şarkıyla birleşerek, az ama öz sözüyle Walt Whitman’ın şiirinden, Woody Guthrie’nin sözlerinden aşina olduğumuz ahbaplık, birlik ve dayanışma hatırlatması yapıyor. Baştakilere benzer, ancak bu kez ağlayan gitarların sürüklediği iki Americana ağıdından sonra albümün zirve noktası “Simultaneously” geliyor. “İki farklı dünyada yaşıyorum / Aynı anda / Birinde ayrıyız / Diğerinde özgür / Özgürlük güven ister / Özgürlük denge ister / Bizim denklemimizde”. Dış dünyanın değiştirilemezliği ile iç dünyanın umutlarını çarpıştırıp, albümün barındırdığı temaları birleştiren ve kaydın yapıldığı pastoral ortamla bütünleşmiş atmosferiyle eserin katarsisi. Sanatçının geniş disokgrafisinde “Revolutionary Love”ı belirli bir özelliği ile diğerlerinden ayırmak zor. Hele de zamanın, peşinden yıllarca koşup yakalamayı ancak becerebildiği türden bir anlatının yeni parçası olarak yeterince değerli iken.